27 Aralık 2007 Perşembe
TELEVİZYONDAYIM
***YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN***
3 Aralık 2007 Pazartesi
Şeker Hamurundan İlk Figür Denemelerim
Dün sabah uyanıp da televizyonu açtığımda tüm kanallarda kurabiye ya da pasta yaptıklarını gördüm. Bir programda şeker hamuru ile pasta yapıyorlardı. Ben ki şeker hamuru deneyimi sadece kalıplarla şeker hamuru kesmek olan acemi bir pasta cadısııyım. Bu programdan sonra şeker hamuruna dokunmamanın, yoğurmamanın imkanı yoktu. Ben de elimde olan hazır şeker hamurlarını renklendirip figür yapayım dedim ve işte bunlar çıktı ortaya. Ben en çok domuzcuk'u beğendim. :))
8 Kasım 2007 Perşembe
25 Eylül 2007 Salı
Deniz ve Kadir
Sonra kurabiyeleri yaptım. Bu kurabiyeleri yapmak hem çok zevkli hem de çok kolay. Bildiğiniz sade tatlı bir kurabiyeyi hazırlıyorsunuz. İstediğiniz şekillerde kurabiye kalıplarıyla kesiyorsunuz, sonra da ortalarına yine istediğiniz şekillerde delikler açıyorsunuz. Bu deliklerin ortasına da bildiğiniz bayram şekerlerini (bonbon) bir kaç parçaya kırıp koyuyorsunuz. Piştikten sonra kurabiye üzerinde vitray çalışmışsınız gibi oluyor.
En son hali ise şöyle oluyor...
11 Ağustos 2007 Cumartesi
TRA-MI-SU
Bugün size kupta Tramisu tarifimi yazacağım. Ancak tarifimden önce engin İtalyanca bilgimle (!) Tramisunun ne demek olduğunu açıklamak istiyorum. Tramisu,beni yukarı fırlat demektir. Şöyle ki;
tra = fırlat, mi = beni, su = yukarı...
Malzemeler: (6 Kişilik)
20 adet kedidili bisküvi
Krema:
2 yumurta sarısı
2 çorba kaşığı un
1 çay bardağı toz şeker
1/2 kg. süt
1 paket vanilya
200 gr. labne peynir
Çikolatalı mousse:
200 ml. sıvı krema
80 gr. bitter çikolata
Şurup:
2 çorba kaşığı toz şeker
2 çorba kaşığı granül kahve
4 çorba kaşığı kahve likörü
2 kahve fincanı sıcak su
Üzeri için:
Kakao
Öncelikle şeker, kahve, likör ve sıcak su ile hazırladığımız şurupla kedidillerini ıslattım. Daha sonra kremayı muhallebi gibi pişirdim ve ılıyınca içine labne peyniri koyarak mixerle çırptım. Sonra kupların diplerine herbir kedidilinin yarısını koydum ve üzerine hazırladığım muhallebilerden yarım kepçe kadar döktüm. Bu işlemi 3 kez yaptıktan sonra kupların üzerine benmari usulü eritilmiş çikolatayla birlikte çırptığım mousseları kupların ağzı dolana kadar koydum. Son olarak üzerlerine kakao serptim.
Afiyet Olsun...
5 Ağustos 2007 Pazar
İŞTE GELDİM BURDAYIM...
Yukarıda gördüğünüz yer ise Alaçatı. İnsanların surf yaptıkları, yazarların butik otellerinde kaldığı, Haşmet Babaoğlu'nun hem televizyon programlarında hem de yazılarında anlattığı, yel değirmenleri ile ünlü, sabun ve lavanta kokan sokakların sahibi Alaçatı. Bu tatilin en güzel yani burayı görmekti. Sokaklarına cafeler, lokantalar taşmış. Taş evlerin ev sahipliğinde zeytinyağlı deniz börülcesi, kabak çiçeği dolması yemek, çam fıstıklı limonatalar içmek büyük bir zevkti benim için. Ancak Alaçatı'nın belki tek bir eksiği (mi fazlası mı vardı buna karar veremedim) damla sakızını ne yaparlarsa içine fazla fazla koymalarıydı. Zaten mide fesatını damla sakızlı kurabiyelerini yedikten sonra geçirdim. Ancak, Alaçatı'da sakızlı dondurma ve muhallebi yem ek istiyorsanız İmren Pastanesi'n e gitmelisiniz, Çeşme'de ise bu işi en güzel Rumeli Dondurmacısı yapıyor. Ayrıca, Rumeli Dondurmacısı'nda kendi üretimleri olan Çeşmeli marka sakız reçellerini satıyorlar.
Tatilin son gününde ise yıllardır görmediğim kuzenlerimi gördüm. Tatilin belki de en ikinci tarafı buydu.
Dört günlük tatilden sonra ver elini İstanbul...
İstanbul'da pek çok yere gittim. Sizleri sıkmamak için kısaca anlatacağım.
İstanbul'da gittiğim ve bana en çok zevk veren yer Sunay Akın'ın Oyuncak Müzesi idi.
Sunay Akın kendi oyuncaklarını, dünyanın dört bir yerinden topladığı oyuncakları burada çok özgün bir şekilde sergilemiş. ağzım açık bir şekilde dört katlı bu eski köşkü gezme benim için hem çok büyük bir mutluluk hem de şanstı (http://www.istanbuloyuncakmüzesi.com/).
İstanbul'da yaptığım ikinci keyifli şey ise Büyük Ada'daki bisiklet gezisiydi. 38 derecenin altında Ada sahillerinde denize girmek varken ada sokaklarında bisiklet turu yapmak ne kadar akıllıca bilemiyorum. İşte bu saati 2,5 YTL'ye kiraladığımız bisiklet:
Yaptığım üçüncü güzel şey ise Beyoğlu'nda Kurabiye Sokak No: 3' teki Zencefil Kafe'de zencefilli limonata içmekti.
Zencefil bir vejeteryan lokantası (cafesi). Limonatanın dışında sizlere oraya yolunuz düşerse kabaklı kiş yemenizi tavsiye ederim.
İstanbul'la ilgili anlatacak çok şey varken bu kadarcık yazabildim. Sizlerden özür dilerim. O nedenle ben sustum resimler konuşsun...
*Yukarıdaki resimde deniz üzerinde gördüğünüz siyahlıklar Bebek taraflarında dans eden yunuscuklardır.
*Ada vapurundan çekilmiş bir İstanbul fotoğrafı.
Atv'de yayınlanan Hatırla Sevgili dizisinde çekimlerin yapıldığı konaklardan bir tanesi.
*Hayır bu kelebek değil, sadece yaprak.
*Ada sahillerinde bekliyorum...