23 Şubat 2009 Pazartesi

NELER OLDU NELER!!!

Zaman ne çabuk akıp geçiyor! Bugün yazayım, olmadı yarın yazarım derken bir de baktım ki bir ay geçmiş gitmiş!!! Bu bir ay içinde ben 'Teyseee' oldum. Tarifi çok zor bir duygu. Birlikte büyüdüğünüz, size sahip çıkan, büyüten, her başınız derde girdiğinde yardıma koşan, umut veren, eee zaman zaman da didiştiğiniz aplanızın ay pardon ablanızın bir gün bir bebeği oluyor. Ve birlikte büyümek, onu büyütmek, ona sahip çıkmak, başı her derde girdiğinde (umarım girmez ama teyseye çektiyse garanti veremem :P) yardımına koşmak, umut vermek, zaman zaman didişmek için hazırsınız! Ben de hazırım; o benim minik kelebeğim, benim küçüğüm. Anne değilim, bilmem ne zaman olurum, annelik nasıl bir his bilmem; ama teyzelik de bambaşka bir şey. O ağladığında ben de ağlıyorum, kucağımda uyuduğunda hayatın ne kadar boş olduğunu, insanın ailesinin ve sevdiklerinin her şeyden önce geldiğini, günlük hırsların ve heveslerin ne kadar boş olduğunu anlıyorsunuz. Ben de Elif'ime aşağıdaki resimli çikolataları yaptım tabi eniştesinin yardımıyla. İyi ki doğdun pıtırcığım, çok mutlu ve şanslı ol! Seni çok seviyorum!

Dün de bana minik bir misafir geldi...
Bu minik misafir benim canım arkadaşım Deniz'in oğlu Bora. Daha önceki yazılarda da onlardan bol bol bahsetmiştim. Bora her gün beni şaşırtıyor. Her gördüğümde daha büyümüş ve daha güzelleşmiş oluyor. O ciddi anlamda kucağıma aldığım ilk bebek. O da benim biriciğim. Aşağıda ki limonlu haşhaşlı minik kekeleri ve çikolatalı kurabiyeleri onlara yaptım. Haşhaşlı keklere zencefil de koydum çok hoş ve hafif oldular, çikolatalı kurabiye tarifini de Cafe Ferdando'nun internet sitesinden edindim. İkisinin de tatları (ben yaptım diye demiyorum, yiyenler dedi) mutiş olmuştu. Kurabiyeler bir gün bekleyince daha da güzel oluyor.


Tekrar görüşmek dileğiyle...